Burdur Tarihi Hakkında
Burdur tarihinde Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesiyle Pisidya, Bizans İmparatorluğu'nun eline geçerek eski değerlerini yitirmiştir.
Burdur, bugün Denizli, Afyon, Isparta, Antalya ve Muğla illeriyle çevrilidir ve tarihsel olarak Pisidia bölgesinin sınırları içerisindeydi. Doğuda Ishavria, Lykonia, güneyde Pamphylia, güneyde Lycia, batıda Caria, kuzeyde Frigya ve Galatia ile çevrilidir. Burdur'un tarih öncesi tarihi Paleolitik Çağ'a kadar uzanmaktadır. Yeşilova ilçesinin Başkuyu köyünde bulunan kaya resimleri, burada Paleolitik insanların yaşadığını kanıtlamaktadır.
Bölgenin çeşitli yerlerinde yapılan araştırmalarda Paleolitik (700.000-15.000) ve Mezolitik (15.000-8.000) çağlara tarihlenen diğer buluntular ortaya çıkarılmıştır. Hacılar Höyüğü ve Kuruçay Höyüğü'nde Geç Neolitik (8.000-5.500) ve Kalkolitik (5.500-3.200) dönemlerine tarihlenen beton buluntular ortaya çıkarılmıştır. Hacılar köyünde yapılan kazılarda M.Ö. 7000'e tarihlenen IX-IV tabakaları ve M.Ö. 7000'e tarihlenen "Seramik Olmayan Neolitik" evre tanımlanmıştır. M.Ö. 5.400'e tarihlenen "Geç Neolitik" evre tanımlanmıştır.
Burada dur çünkü burası Burdur
Burdur Hacılar, hayvanların evcilleştirilmesi, köylerin kurulması, çanak-çömlekçiliğin öğrenilmesi gibi uygarlık için gerekli adımların atıldığı en önemli arkeolojik merkezlerden biridir. Yine Hacılar'a ait ana tanrıça heykelcikleri ve insan yüzlü boyalı çanak-çömlekleri dünya arkeolojisinde önemli bir yere sahiptir.
Hacılar, Kuruçay, Gebrem, Beyköy, Bucak, İstasyon Höyük gibi birçok höyükte yapılan yüzey araştırmaları, taş, kemik, ahşap ve pişmiş toprak malzemelere ek olarak metalin de kullanıldığı Kalkolitik Çağ'dan kalma kalıntıların olduğunu göstermektedir. Bakır, kurşun, kalay, gümüş, altın, tunç ve elektron gibi metal işlerinin üretilmeye başlandığı Hacılar Büyük Höyük ve Yazır gibi birçok höyükte Erken Tunç Çağı'na (yaklaşık 3.000-2.500) ait bulgular bulunmaktadır. Bu dönemde kaplar elle yapılmış ve metal görünümündeydi. Dönemin sonlarına doğru geometrik desenli ve boyalı çanak çömlekler üretilmeye başlanmıştır.
Burdur'un tarihi oldukça karanlıktır
MÖ 17. yüzyılda Hitit Çağı'nın başlangıcında Arzava Krallığı Pisidia, Pamphylia ve Lycia'yı yönetmiştir. Daha sonra Yalıgöl (Düğer) ve Uylupınar civarında ortaya çıkarılan Frig eserleri Friglerin bu bölgede yaşadığını ortaya koymuştur. MÖ 7. yüzyılda Pisidia, Frig devletiyle birlikte Lydia egemenliğine girmiştir.
MÖ 546 yılında Lidya Kralı Kroisos'un Pers Kralı Kiros tarafından yenilmesinden sonra bölge Pers egemenliğine girmiştir. Büyük İskender MÖ 334 yılında Çanakkale'den Anadolu'ya girerek Karya, Likya ve Pamfilya kuvvetlerini ezerek Kestros (Aksu) Vadisi'nden Pisidia'ya girmiştir. 333 yılında Sagalassos ve Kremna'yı da ele geçirmiştir. İskender'in ölümünden sonra Pisidia önce Seleukoslar'ın (MÖ 301) ardından Bergama Krallığı'nın (MÖ 228) eline geçmiş ve Roma egemenliğine girmiştir. Roma döneminde Pisidia'nın her yerinde yoğun bir yerleşim olmuştur. Birçok yeni kent kurulmuş ve eski merkezler restore edilmiştir. Bugün Burdur sınırları içindeki tüm arkeolojik alanlarda bu döneme ait mimari kalıntılara rastlamak mümkündür.
Kremna ve Sagalassos en önemlileridir
BURDUR - Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesiyle Pisidya, Bizans İmparatorluğu'nun eline geçmiş ve bölgenin önemli merkezleri giderek gerilemiş ve eski değerlerini kaybetmiştir. Bu sıkıcı dönem M.S. 11. yüzyılın sonlarına doğru Türk egemenliğinin başlamasına kadar sürmüştür. 1071-1100 yıllarında Anadolu'ya gelen Türklerden biri olan Kınalı Aşireti Pisidya'ya gelerek Burdur'a yerleşmiştir.
Selçuklu Devleti'nin egemenliğine giren şehir, 1075-1120 yılları arasında serhat şehri olarak varlığını sürdürmüştür. Selçuklulardan sonra Hamitoğulları Beyliği topraklarına katılan şehrimiz, Selçuklular döneminde Hamitoğulları Beyliği'nden satın alınmıştır. O dönemde Tirkemiş ilçesi olarak bilinen Burdur, 1391 yılında I. Murad Yıldırım'ın seferi sonucunda Osmanlı egemenliğine girmiştir.
1920 yılında bağımsız ilçe olan Burdur, Cumhuriyet'ten sonra 1923 yılında il olmuştur. Şehrimizi kuran Türkmen aşiretlerinden biri olan Kınalı aşiretinin mensupları burayı bulup bölgenin güzelliklerini görünce "Burası cennet" ve "Burada dur!" demişlerdir. Zamanla bu kelimeler halk arasında "Burdur"a dönüşmüştür.
Antik Yunan mitolojisinde kahraman Ulysses (Aşil) tanrıların gazabına uğramıştır. Yunanistan'dan kovulduğunda Antalya'ya gelmiştir. Gece kutup yıldızına bakmış ve kuzeye doğru hareket etmiştir, önünde bir göl belirmiştir ve o anda bilinmeyen bir ses ona Yunanca ve antik Latince bağırmıştır: "Ezostas! Burada dur!" Ulysses burada durmuş ve burada yaşamıştır. Selçuklular Anadolu'yu fethederken Burdur'u da ele geçirmişlerdir.
Köyün adının "Ezostas" olduğunu öğrenirler. Yunanca bilmedikleri için ne anlama geldiğini sorarlar. "Burada dur" anlamına geldiğini öğrenirler. Zamanla buraya yerleşen Türkmen aşiretleri "burada dur" kelimesini "Burdur" olarak telaffuz etmeye başlarlar ve bu kelime şehrin yeni adı olur.
Bu İçeriğe Tepkiniz Nedir?